1 Mayıs, ilk dileğimiz!
A+ A–
Bir “dejavu” hali yaşıyorum!
Günler, aylar, hatta yıllar geçiyor ama biz mutat günlerde, hep aynı nakaratları tekrarlıyoruz gibime geliyor.
Malum 1 Mayıs’ın arifesindeyiz; şunun şurasında bir saatten az bir zaman sonra 1 Mayıs’a girmiş olacağız.
Sabahın erken saatinde uyanıp, evden başlayıp konu komşu ile bayramlaşacağız; sonra da Gar’dan başlayarak Sıhhiye Meydanı’na kadar yürüyeceğiz.
Geçen yıl olduğu gibi ÇGD pankartı altında yürürken gözümüz kulağımız Taksim’de olacak!
TAKSİM, 1 MAYIS ALANIDIR!
Her yıl tekrarladığımız sloganları yeniden haykıracağız:
“Taksim 1 Mayıs alanıdır”
Geçmişe dönüp baktığımızda yasakçılık, aynı minvalden süre gelmiş.
Bizdeki kutlamaların ilki, 1905’de İzmir’de gerçekleşmişti.
Dünyadaki ilk kutlamadan 16 yıl sonra da olsa 1 Mayıs, emeğin ve emekçinin “birlik, dayanışma ve mücadele günü” olarak kutlanmıştı.
Sonraki dönemlerde pek çok yasakla karşılaşıyoruz.
YASAKLAR DELİNMEK İÇİNDİR!
Yasaklara rağmen hep kutlandı 1 Mayıs’lar!
Yasakçıların her zaman bir bahanesi vardı; örneğin 1925’deki bahaneleri Şeyh Sait İsyanıydı.
Arada geçen uzun süreler resmi olarak yasaklanmasına rağmen fiilen pek çok kutlama gerçekleşmişti.
1976’da ilk kitlesel 1 Mayıs’tan sonra 1977’de uluslar arası karanlık güçlerin de katkısıyla 1 Mayıs kana bulanmıştı.
Sonrasında tekrar yasak başladı; o kadar ki 1979’da sokağa çıkma yasağına rağmen TİP Genel Başkanı Behice Boran ve arkadaşlarıyla ardılları şimdi SDP ve SKYP’de politika yapan Kurtuluşçuların İstanbul’ın değişik semtlerinde 1 Mayıs’ı kutladıkların biliyoruz.
Sonrasında 12 Eylül Darbesi oldu ama darbecilerin hapishanelerinde dahi 1 Mayıs kutlamaları engellenememişti.
Taksim’de kutlama isteği, 12 Eylül’den sonra uzun süre engellenmek istenmiş ama 2009’da resmi tatil edilen 1 Mayıs’ın ardından 2010’da kutlamalar Taksim’de yapılmıştı.
Yasaklar anlamsız; çünkü sembolik bir anlamı var 1 Mayıs’ın!
1 MAYIS’IN SEMBOLİK ANLAMI!
8 Saatlik iş günü talebi için verilen mücadelenin sonucunda emeğin tarihinde önemli bir yer edinmişti.
Hayat dinamik bir süreç ve dün sekiz saatlik işgünü için verilen mücadele, bugün güvencesizleştirmeye, iş cinayetlerine, taşeronlaştırmaya dur demek için yürütülüyor.
Emekli maaşlarının yükseltilmesi, asgari ücretin insanca yaşam düzeyine getirilmesi için bir mücadele günüdür 1 Mayıs! Ama aynı zamanda, mücadelenin sonuç verdiği tarihi bir gündür 1 Mayıs!
2010’da güle oynaya kutlamıştık!
2011 ve 2012’de de öyle!
Ama 2013’de yasakçılık yeniden nüksetti.
“Bir yıl önceki kutlamalar için işçileri ve sendikaları kutlayan Başbakan Erdoğan’ın başında bulunduğu Hükümet, 1 Mayıs için toplanan işçileri, tazyikli su ve biber gazlarıyla sendika binalarına tıktı.”
Geçen yıl da gerilimli geçmişti ama bu sene seçim atmosferi içinde kutlanacak olan 1 Mayıs’tan Hükümet kanadı, bir kargaşa olsun istiyor.
1 MAYIS, SADECE MİTİNG GÜNÜ DEĞİL!
1 Mayıs için istenen Taksim yerine başta Yenikapı olmak üzere pek çok yer gösteriyorlar.
Neymiş?
Taksim, miting alanı değilmiş!
Geçen yıl da yazmıştım; Taksim’i miting alanı olmaktan çıkartabilirsiniz ama 1 Mayıs ile Taksim arasındaki tarihsel bağlantıyı kopartamazsınız!
Yani 1 Mayıs, sadece miting yapılan bir gün değil ki!
Arkasında koskocaman bir tarih var ve bu tarihin derinliğinde katilleri hala devletin gizli arşivlerinde durduğunu sandığım 34 canı orada yitirdik.
Elbette orada kutlanacaktır.
1 Mayıs 1977’nin katillerinin bulunması için çağrı da orada anlam bulacaktır.
Yasaklara ve yasaklar üzerinden yaygınlaştırmak istenen provokasyon meselesine gelince…
İşçiler, emekçiler, öğretmenler, kamu çalışanları, işsizler, ev kadınları, emekliler, taşeron işçileri provokasyona karşı uyanık olmanın zamanıdır.
Yaratılacak bir provokasyonun kimin işine yarayacağına bakmanızı öneririm!
Kavgaya, gürültüye pabuç bırakmadan, neşeyle ve mücadele azmiyle kutlayalım 1 Mayıs’ı.
Şimdiden kutlu olsun!
Kaynak : Yüksel IŞIK