Tek alternatif…
ALİ MURAT İRAT
Saddam Hüseyin’in boynuna o ilmeği Irak’ın en tanınmış ve etkin siyasi figürlerinden olan El Hekim ailesinden birilerinin taktığı söylenir. Saddam’ın öldürülmesi her diktatörün ibret alması gereken bir olay ama asılması sırasında yaşanılanlar da herkesin dikkatle yeniden değerlendirmesi gereken türden. Saddam Hüseyin’in asılması sırasında yaşanılan ve konuşulanların sızması bile ince bir taktikti. Sünnilerle Şiiler arasındaki derin uçurumun daha da fazla açılması için yapılması gereken her şey o konuşmalarda geçmekteydi. El Hekim ailesi ya da diğer Şiiler defalarca öldürülmelerinin, katledilmelerinin intikamını alırken oldukça açık ve net biçimde, yüzlerindeki maskelere karşın, inançlarını ve duygularını dile getirmişlerdi. Ancak cellat Saddam Hüseyin’i asmak üzereyken ona “Cehenneme git” dediğinde Saddam Hüseyin’in biraz da alaycı biçimde verdiği yanıt çarpıcıydı: Cehennem artık Irak! Saddam Hüseyin’in öldükten sonra nereye gittiği meçhuldür ancak Irak’ın bir cehennem olduğu açık bir vakıadır.
Ancak Saddam’ın yaşarken ihmal ettiği ve tam da bu nedenle ölürken bile anlamadığı şey şudur: Irak şu anda herkes için cehennemken onun zamanında da birileri için zaten cehennemdi. Iraklı Şiilerin ve Kürtlerin üzerine bir ölüm meleği gibi inen Saddam yönetiminin yalnızca Halepçe’de yaptıkları bile Nazileri aratmayacak cinstendi. İntikam alan Şiiler ise aslında bir cehennemin adını bir başkasıyla değiştirmekten başka bir şey yapmamışlardı.
Bu tür durumlarda hep “önce kimin öldürdüğü” tartışılır ama hiçbir zaman bunun yanıtı alınamaz. Çünkü zaten birileri hep öldürmek için sıra beklemektedir. Çünkü birilerinin gözü hep halkların buğdayında, ununda ve somunundadır. Hep “birileri kötü bir şeyler yaptığı için” diğerleri onları “öldürmek zorunda” kalmıştır. Hep “birileri ihanet ettiği için” katledilmişlerdir. Ya da hep, “birileri önce katlettiği için” sonra katledilmişlerdir.
Mısır’da Hüsnü Mübarek Müslüman Kardeşler tarafından devrilip hapse atıldığında Müslüman Kardeşler örgütünün haklı nedenleri vardı. Tıpkı Mübarek’in İhvan’a baskı kurarken onların Enver Sedat’ı nasıl katlettiğini hatırladığı ve neden olarak onu ileri sürdüğü gibi. Ya da 1980’lerin başında Hafız Esad’ın Müslüman Kardeşler’in Hama’da başlattığı ayaklanmayı bastırması sırasında on binlerce insanı öldürmesi ve bugün de Suriyeli muhaliflerin bunu bahane ederek benzer katliamları yapması gibi.
Bütün dünyada bu mekanizma aynı şekilde işler ama Ortadoğu’da öldürmek için bahane daha çoktur. Öldürmeye başladığınızda da bunu birçok şekilde meşru kılmanız mümkündür. Ortadoğu’da katil olanlarsa devletlerdir. Son birkaç yılda buna bu devletler tarafından elbirliğiyle büyütülen ve kendilerinden başka kimseyi Müslüman görmeyen IŞİD de eklendi. IŞİD kendi dini anlayışının temelini kanla sulayarak büyümeye devam ediyor. Daha düne kadar onu besleyip büyütenler ise bugünlerde telaş içinde birbirlerine bakıp ne yapacaklarını kara kara düşünüyor. Çünkü muhtemelen IŞİD’in “halifesi” Bağdadi artık herkesi kendisine biat etmeye çağırmaya başladı. Bunlar arasında yine muhtemelen bazı krallar ve bizim de yakından tanıdığımız bir “padişah” var. Hafta içinde ABD Suudilerle Katar arasında mekik dokudu. Erdoğan ise bugün yarın Sisi ile aynı zamanlarda Suudi Arabistan’da olacak. Zaten mesele hiçbir zaman “Davos’a gitmemek” değildi. Asıl mesele sıkıyorsa Suudi Arabistan’a gitmemekti. Ama kuşkusuz dünyanın en zor şeylerinden birisi ellerinle yetiştirdiğin çocuğunun kontrolden çıkıp sana karşı gelmeye başlaması olsa gerek ki şimdi tıpış tıpış her yere gidiliyor!
Evet Saddam herkesi öldürmüştü. Sonra herkes de onu öldürdü. Şimdi eski Baasçılar ve bazı Sünni aşiretler de onu öldürenleri öldürmeye çalışıyor. Bu böylece sürüp gidecek. Yapılması gerekense halkların kardeşliğini merkeze alan çoğulcu dilin bir an önce bölge çapında genişletilmesi. Bu dili yeşertecek olan sol işte tam da bu nedenle sağ’ın, muhafazakârların ve dünyanın bu halinin baş sorumlusu liberallerin gerçek alternatifidir. Onların beceriksizliğine ve dünyanın barbarlaşmasına karşı tek alternatiftir. Sol, varlığı egemenlere ne kadar rahatsızlık verirse, o kadar doğru yoldadır. Dünyanın başka çaresi kalmamıştır. Çünkü en son El Hekim ailesinin elinden Saddam’ın boğazına geçirilen yağlı ilmek hâlâ bir hayalet gibi halkların üzerinde dolaşmaktadır.
Kaynak: Birgün Gazetesi