Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Müslüm Doğan – Özel Haber
Pir Sultan Abdal’ın yaşamı ve felsefesi doğrultusunda sosyal, kültürel çalışmalar yapan Pir Sultan Abdal Derneği, başta Anadolu Alevi kültürü olmak üzere, tüm kültürleri yaşatmak, geliştirmek ve yaymanın yanı sıra demokrasi, laiklik, hukuk devleti ve insan hakları gibi değerlere de sahip çıkmaktır. Biz de “medyapusula” haber ekibi olarak, Pir Sultan Abdal derneğini daha yakından tanımak amacıyla Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Müslüm Doğan’a konuk olduk.
Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı
Müslüm Doğan
Pir Sultan Abdal’ın yaşamı ve felsefesi doğrultusunda sosyal, kültürel çalışmalar yapan Pir Sultan Abdal Derneği, başta Anadolu Alevi kültürü olmak üzere, tüm kültürleri yaşatmak, geliştirmek ve yaymanın yanı sıra demokrasi, laiklik, hukuk devleti ve insan hakları gibi değerlere de sahip çıkmaktır. Biz de “medyapusula” haber ekibi olarak, Pir Sultan Abdal derneğini daha yakından tanımak amacıyla Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Müslüm Doğan’a konuk olduk. Doğan, dernek faaliyetleri ve gündemdeki konular hakkında haber sitemize samimi açıklamalarda bulundu.
“Alevi – Bektaşi hareketi içinde mücadelemi sürdürmekteyim”
Sivas Divriğiliyim. Harita yüksek mühendisiyim. Kamuda uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli oldum. Aynı zamanda kendime ait bir de bürom bulunmakta. 25 yıldır da Alevi – Bektaşi hareketi içinde mücadelemi sürdürmekteyim. Öğretimiz ve inancımız doğrultusunda hareket ediyor, inancımızı ileri kuşaklara aktarmak için çabalıyorum. Burada, Alevi ve Bektaşi inancı öğretisi temeli üzerinde; bu ritüeller ile yaşamak, örgütlemek, inançlarımızla ilgili Cemevleri açmanın haricinde sosyal faaliyetlerle de bulunmaktayız. Sosyal faaliyetlerde ise semah, saz, tiyatro gibi etkinlikler düzenlemektedir. Bunların hepsi bizim örgütsel yapımızın içerisinde yer almaktadır. Ayrıca, Alevi örgütlerinin dayanışma platformları çok geniştir. Alevi örgütleri sınıf mücadelesinde, meslek odaları içerisinde, Türk Tabipler Birliği’nde görebilirsiniz. İnsanların örgütlü olduğu her yerde bizim için bir dayanışma söz konusu olmaktadır.
Sol, sosyalist ve sosyal demokrat çizgide olmalarının en büyük nedenini öğreti ve inançlarından kaynaklandığını belirten Doğan, Alevi örgütlerinin taleplerinin görülmemiş olmasına karşı verdikleri tepkilerin yeterli derecede etkili olmadığını söyledi. Müslüm Doğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Diyanet İşleri Başkanlığı bizim kırmızı çizgimizdir”
Sosyal ve siyasal çizgimizi belirlemede, en büyük katkının kimliğimizden kaynaklandığını düşünüyorum. Sol, sosyalist ve sosyal demokrat çizgide olmamızın en büyük nedeni bizim öğretimiz ve inancımızdır. Bu öğretiler doğrultusunda Hükümete birçok talepte bulunuyoruz ancak Hükümet, taleplerimizi anlamadığına göre demek ki tepkiler yeterli derecede etkili olmadı. Tepkilerimizi demokratik bir zeminde ve demokratik biçimi esas alarak hayata geçirdiğimiz için bizim mücadelemiz sürecektir. Bizim olmazsa olmazımız ve kırmızı çizgilerimiz bulunmakta. Diyanet İşleri Başkanlığı bizim kırmızı çizgimizdir. Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Diyanet İşleri Başkanlığı, egemen Sünni devlet anlayışı, Türk – İslam sentezi ve siyasal İslam’ın bir kurumu olarak görüyoruz. Bu kurum son bulana kadar örgütümüz mücadelesini sürdürecektir.
Okullarda verilen zorunlu din dersleri hakkında açıklamalarda bulunan Doğan: “Din derslerine ve din tarihine bizim karşı çıkmamız söz konusu değildir.” dedi. Doğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz, zorunlu din derslerine karşı çıkıyoruz”
Din derslerine ve din tarihine bizim karşı çıkmamız söz konusu değildir. Biz, zorunlu din derslerine karşı çıkıyoruz. Zorunlu olmadığı sürece, din dersleri ve dinler tarihi dersleri insanların istemleri doğrultusunda verilebilir. Anayasa ile zorunlu hale gelen din dersi, yine bir Anayasa değişikliği ile değiştirilebilir. Derhal Hükümet’in bu yasayı değiştirmesini istiyoruz. Aksi takdirde biz kesinlikle zorunlu din dersini kabul etmeyeceğiz. Din derslerinde verilen Aleviliğin, Alevi – Bektaşi öğretisi ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bizi belli bir eksende İslam odasına hapsederek, sorunlarımızı çözemezler.
Cemevleri’ni ibadethane olarak gördüklerini vurgulayan Doğan, “Hükümet kabul etse de etmese de biz her yerde Cemevi açmış ve meşru zemine oturmuş durumdayız.” dedi. Bu yönde taleplerini de sıralayan Müslüm Doğan konuşmasına şöyle devam etti:
“Cemevlerimizi ibadethane olarak görüyoruz”
Hükümet cephesinde Cemevleri’nin ibadethane olarak kabul edilmesi söz konusu değil. Hükümet kabul etse de etmese de biz her yerde Cemevi açmış ve meşru zemine oturmuş durumdayız. Demokratik haklarımızı kullanarak, en önemli mücadele olarak gördüğümüz bu konuda mücadeleye devam edeceğiz. Cemevleri’nin hukuksal statüleri yüzünden biz elimizi kolumuzu bağlamıyoruz. Cemevlerimizi açmaya devam ediyoruz ve Cemevlerimizi ibadethane olarak görüyoruz. Bu konuda da meşru bir zemin yakaladığımızı düşünüyoruz. Hükümet görsün veya görmesin, artık Cemevleri bir ibadethanedir. Biz, devletle uzlaşma yolunu arıyoruz. Bunu gerek sosyal medya gerekse de kendi sitemizde sürekli vurguluyoruz. Biz, devletle onurlu bir buluşmadan yanayız. Devlet, Osmanlı’nın egemen Sünni devlet anlayışını devam ettirmekte. Biz, Aleviler ve Bektaşiler olarak, yağmurdan kaçarken doluya tutulduk. Cumhuriyet, ilk zamanlarda Aleviler için umut olmuştur ama ‘Genç Cumhuriyet’, Aleviler üstünde asimilasyona o kadar istekliydi ki, 1924’de çıkan 442 sayılı köy kanunu ile Alevileri asimile etmek için her köye zorunlu cami yaptırıldı. Cami yapımının dayanağı da oluşturulmuş oldu. 1924 yılında yine Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Bu uygulama aslında Şeyhülislamlığın başka bir versiyonudur. Şeyhülislamlığı kaldırıp Diyanet’i kuruyorsun. 1925 yılında Hacı Bektaşi Veli Türbesi’ni müzeye dönüştürüyorsun, ne bu acele? Cumhuriyet, kendine Sünni devlet anlayışını hedef koydu. Ben; camiye, kiliseye ve başka dini simgelere karşı değilim. Cumhuriyet yıllarında 10 bin olan cami sayısı, bugün 134 bin seviyelerinde bu kabul edilir bir şey mi? Bu, tam bir asimilasyon aracı olarak kullanılıyor. Cami yapımı ile paralel gelişen bir Cemevi yapımı var mı? Kilise var mı? diğer inançlar için ibadethaneler var mı yok. Devlet bu konuda samimi değil ve asimilasyoncu ‘Sünni Devlet’ anlayışına devam etmektedir.
Devletin tüm inançlara eşit davranması gerektiğinin altını çizen Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Müslüm Doğan, Devletin kendi bünyesinde hiçbir inancı beslememesi gerektiğini vurguladı.
“Bizi asimile etmekten vazgeçsinler”
Biz bunu alevi kimliği olarak değil de, eşit yurttaşlık ve Anayasa temelinde ele alıyoruz. Anayasal yurttaşlıktan çıkardığımız anlamlar bulunmaktadır. Devlet, bir kere tüm inançlara eşit olmalı, hiçbir inancı beslememeli, hiç kimseyi asimile etmemeli ve kimseyi ötekileştirmemeli; yoksa biz kimlik olarak ifade edilmemizi de doğru bulmuyoruz. Bu ülkede hüviyet cüzdanlarında kimsenin dini ve ırkı belli olmasın, insan olsun. Dili, dini, inancı ne olursa olsun bize sadece yurttaşlık kimliği yeterlidir. Bizi asimile etmekten vazgeçsinler, bizim temel gayemiz budur. Her yasa çıktığında mutlaka içinde bir asimilasyon aracı bulunmaktadır. Bu da bize Sünni devlet anlayışını açıkça göstermektedir. 91 yıldır olağanüstü bir rejimle karşı karşıyayız. Bugünkü devlet asimilasyondan kurtulamadı. Asimilasyon aracını en iyi şekilde kullanan devletlerin başında gelmektedir.
Alevilerin, Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) olan yakınlığından da bahseden Doğan: “Alevi örgütleri, genelde sol ve sosyalist hareketlere yakınlığıyla bilinir. CHP’yi benimsiyor ve önemli bir kurum olarak görüyorum.” dedi.
“CHP’nin son dönemlerde verdiği kararları ve tartışmaları çok ciddiye almaktayız”
Alevi örgütleri, genelde sol ve sosyalist hareketlere yakınlığıyla bilinir. CHP’yi benimsiyor ve önemli bir kurum olarak görüyorum. CHP’nin resmi ideolojiden kopması gerekmektedir. Burada bahsettiğim ideoloji sağ ve sol Kemalizm’dir. Sağ Kemalizm Celal Bayar tarafından geliştirilen Kemalizm’dir. Sol Kemalizm ise İnönü tarafından geliştirilmiştir. Halkların emperyalist güçlere karşı verdiği mücadeleyi, biz Aleviler olarak çok önemsiyoruz. CHP ise bunun neresinde bunu önemli bir tartışma konusu olarak görüyorum. CHP’nin son dönemlerde verdiği kararları ve tartışmaları çok ciddiye almaktayız. Bizce Laiklik, ileri batılı ülkelerdeki gibi inançlara, dinlere uzak duran ve kendi ahlaksal ekseninde hareket eden bir sistem olarak görüyoruz. Biz, ileri batılı ülkelere ve demokrasilere konu olan laiklik sistemini istiyoruz.
Kimi sağ partilerin Alevilere yönelik açılımlarını değerlendiren Doğan: “Türk siyasi tarihinde en çok takiyyeyi yapan kesim siyasal İslamcılardır. Kemalizm ve sisteme karşı yaptılar ama bize karşı yapamadılar.” dedi.
“Onların hiçbir projesi bizim projemiz olamaz”
AK Parti, iktidarda 12 yıldır bazı şeylerden yakındı. 28 Şubat’tan ve başörtüsünden yakındılar. Biz, takiyye içerisinde olduklarını biliyorduk. İslami ideolojilerin en büyük kozu takiyye yapmaktır. Türk siyasi tarihinde en çok takiyyeyi yapan kesim siyasal İslamcılardır. Kemalizm ve sisteme karşı yaptılar ama bize karşı yapamadılar. Aleviler, AK Parti rejimine kesinlikle güvenmemektedir. MHP’nin elini de hiç sıkmayacağız. Dersim üzerine söyledikleri laflar tamamen ötekileştirici bir yaklaşımdır. Bir Iğdır Milletvekili çıkıyor, Alevilerin ‘Seyit Rızasına’, ‘Rıza’ diyor. ‘Rıza’ diyecek cesareti kendisinde nasıl buluyor bilemiyorum. Aleviler, o insanlara elini uzatmayacak ve onların hiçbir projesi bizim projemiz olamaz.
Ülkedeki en önemli sorunlardan birisinin ‘Kürt Sorunu’ olduğunu savunan Doğan, bu konunun demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmemesi durumunda, Türkiye’deki hiçbir sorunun çözülemeyeceğini belirtti.
“Ülkedeki en önemli sorunlardan birisi Kürt sorunudur”
Özgür, demokratik ve laik bir sistem bizim sorunlarımızı çözecektir. Özgürleşme bireylerden başlar ama ülkemizde bir sürü sorun bulunmakta. Ülkedeki en önemli sorunlardan birisi Kürt sorunudur. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmemesi durumunda, Türkiye’deki hiçbir sorun çözülmeyecektir. Alevilerin bir sürü sorunu bulunmakta. Devlet ve sistem 91 yıldır bizi oyalıyor. Talepler farklı da olsa Alevi olan bir insan Kürt’te olabiliyor ve sorunlar bağımlı hale gelmeye başlıyor. Bir Alevi’nin kimlik sorunu dışında bir de ulusal sorunu bulunmakta. Özgür, demokratik ve laik bir sistem oluşursa, ben inanıyorum ki herkesin sorunu çözülecektir.
Asr-ı Saadet döneminden sonra halkın zorla İslam’a yönlendirildiğini belirten Doğan: “O dönemin Bâtıni inancına sahip olan Alevileri, kendilerini korumak için takiyyeler yapmak zorunda kaldılar.” dedi. Müslüm Doğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İftira atıldı”
Asr-ı Saadet döneminden sonra, Hz. Ömer zamanında halklar zorla İslam dinine yönlendirildi. Halk, zorla İslamlaştırılırken o dönemin Bâtıni inancına sahip olan Alevileri, kendilerini korumak için takiyyeler yapmak zorunda kaldılar. Bu konuda çok karalar çalındı. Karanlık ortamlarda ‘ensest ilişkilere giriyorlar, ensest ilişki yaşıyorlar’ iftirası atıldı. Nizam-ı Mülk‘ün; ‘Almayasın devletlim o kızıl başı ve kürdü devletine’ diyebilecek kadar da bir ötekileştirme yapılmaktadır. Babetçi hareketi vardır. Babetçi hareketi İslam ordularına büyük zararlar vermiş ve 350 bin tane İslam ordusundan insanın ölümüne neden olmuştur. Babetli isminin İslam dünyasında verilmesi hala yasaktır. Babetli, aslında kızıl baş hareketinin lideridir. O dönem ismini silmek, kötülemek ve lekelemek için her yola başvurmuşlardır. Çağdaş Dünya’da ve Çağdaş Türkiye’de bu kalıntılar hala bulunmaktadır.
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Madımak Oteli’nin yakılması, 33 vatandaşımızın ölmesi ve sonrasında otelin müze olması konularına da değinen Doğan: “Orası müzeye dönüştürülsün ve katliam müzesi olsun. İnsanlar gelip oradan örnekler alsınlar.” dedi.
“Orası müzeye dönüştürülsün ve katliam müzesi olsun”
Başbakanın söylediğine göre, burası sürekli müzeye dönüştürülebilir. Kamulaştırma çalışması da yapıldı ama kültür merkezi olarak kamulaştırıldı. Kamulaştırmanın amacı oydu. Burada bir sıkıntı daha var, bizim 33 yoldaşımızı katleden 2 tane caninin de ismi, yoldaşlarımız ile aynı yere asıldı. Bizim isteğimiz, o iki caninin isimlerinin oradan kaldırılmasıdır. Orası müzeye dönüştürülsün ve katliam müzesi olsun. İnsanlar gelip oradan örnekler alsınlar. Burada tarih bilgileri derinleşir bu bilgiler insanlara fayda sağlar.
Amaçlarının Alevi ve Bektaşi inancının özgün şekilde ileri kuşaklara aktarılması olduğuna değinen Doğan, konuşmasına şöyle son verdi:
“Kardeşlik duygularının geliştirilmesinde en büyük katkıyı Aleviler vermektedir”
Bizim tek ve en önemli gayemiz, Alevi ve Bektaşi inancının özgün şekilde ileri kuşaklara aktarılmasıdır. Çok önemli bir öğretinin ve inancın insanları olarak, sürekli barış isteyen ve sürekli bir demokrasi talebi olan bizim gibi insanların hoşgörü ile karşılanması gerekmektedir. Bu ülkede yeniden kardeşlik iklimine ihtiyacımız var ve bunu yeniden tesis etmemiz gerekir. Kardeşlik duygularının geliştirilmesinde en büyük katkıyı Aleviler vermektedir. Aleviler insan öldürmez, Aleviler katliama karışmaz, Aleviler insana kötü bakmaz, insana insan gibi bakar ve 72 millete tek gözle bakar. Aleviler için en yüce değer insandır. İnsanların inançlarına ve değerlerine saygı duyarız. Bizim gibi topluluğun ve inancın asimilasyonuna, toplumun tüm kesimlerinin karşı çıkması lazım. Başta Sünni kardeşlerimizin bizleri kabullenmeleri ve mücadelemizi desteklemeleri gerekmektedir, bunu canı gönülden söylüyorum.