BIGtheme.net http://bigtheme.net/ecommerce/opencart OpenCart Templates
ANASAYFA » YAZILAR » KENT KOŞULLARINDA DİRENEN BİR İNANÇ

KENT KOŞULLARINDA DİRENEN BİR İNANÇ

Müslüm Doğan

Ankara ·

KENT KOŞULLARINDA DİRENEN BİR İNANÇ KENDAL DOGAN Alevilik/Kızılbaşlık ; tarih boyunca ekonomik ve siyasi ortaklığa ruhsal formasyonun da eklenmesi sonucu oluşmuş , ideal insana(insan-ı Kamil) ulaşma çabasını ve kaygısını taşıyan, kararlı bir insan topluluğu olarak ifade edilebilir.Bu topluluğun esas özelliği ; kendini kültür ve inanç ortaklığında dile getiren bir tür ruhsal biçimlenme ortaklığıdır.Bu biçimlenmenin ulaştığı düzey ise zahir ile batinin birlikte algılandığı süreçtir. (Hak ile halkın buluştuğu sanal düzlem)Başka bir deyişle zahir ile batinin birlikte algılandığı bir tür manyetik kuzeydir buradakişekillenme. İslam öncesi yapısı sürecinde bir inanç ve öğretiye dönüşen alevilik; ilk uygarlığın beşiği olarak anılan Mezopotamya’yı da içine alan ve yüzlerce uygarlığın geçtigi Anadolu’da son şeklini almıstır. Sömürgeci ve baskıcı devlet organizasyonlarının yanında ,Islam şeriatına karşı, halkların başkaldırı ve yaşam öğretisine dönüşümünde kırsal yaşam alanında geliştirdikleri felsefenin büyük bir önemi vardır.Kır ilişkilerinin yarattığı kapalı ekonomik ve siyasi koşullar Alevi Felsefesinin doğuşuna neden olmuştur. “Söz iyi söylensin ,iş iyi yapılsın,düşünce iyi düşünülsün” yaşam anlayışı ,”Eline, beline,diline sahip”olma düzeyine, “Gök kubbe altında yaşayan tüm insanlar kardeştir.” ulus üstü bir bakışa,”Yarın yanağından gayri herşeyimiz ortaktır.” felsefesi kamucu yeni bir yaşamın ve bakışın da haberci olmuştur.Bu bakışın bir inanç ve öğreti temelinde gelişmesi,karşıt bakış ve güçlerin bu felsefeye yönelmesine neden olmuştur.Çok acılı bir süreci tarihin her kesitinde yaşayan alevili/kızılbaşlık farklı ruhsal formasyonların geliştirdiği bir öğretiye dönüşünde ,önemli bir ruhi şekillenme sürecini yaşamıştır.Korunma amaçlı takiye süreçlerini bir tarafa koyarak,bu inancın ulaştığı düzey anlamında kamucu,toplumcu özelliği ağır basmaktadır. İslam devletinin(Asr-ı saadet dönemi) “Kent kolonileri”yaratmasıyla birlikte ilk geri kentsel ilişkilerde ve özelliklede Pazar ilişkilerinde etkili olamayan,öğretilerinden dolayı karşılaştıkları kıyım ve baskılardan dolayı, aleviler yaşam alanı olarak topografyası bozuk alanlarda yaşamaya başlamışlardır. Kent ilişkilerinden yararlanamayan alevilerde; Kır-Köy yapılanması içerisinde “kendi kendine yeter” düzeyde olan alevi yerleşim alanlarında farklı toplumsal yapıların ortaya çıkmasına neden olmuştur.Yapılan üretimin sonucunda elde edilen değerlerin dağılımında “müsahiplik” yada akrabalık ilişkilerinin kullanılması nedeniyle eşitlikçi bir yapının ve köy ilişkileri içerisinde, pazardan yararlanamamaktan kaynaklanan zorunlu ilişkiler ,karşılıklı yardımlaşma,zayıfa yardımcı olmak gibi üst toplumsal ilişkilerin gelişmesine neden olmuştur. Kent ilişkileri içerisinde (özellikle Anadolu’da)üretimden koparılan aleviler yaşadıkları zor coğrafi koşullara rağmen tarım dışı alanları,tarıma açmaları,hayvancılığı geliştirmeleri oldukça önemsenecek düzeye ulaşmıştır.Şerri devlet örgütlenmeleri ile Osmanlının merkezi feodal sömürgeci politikalarına ve egemen hukuk sistemini tanımayarak kendi iç hukuk düzenlerini kurmuşlardır. Kır ilişkileri içerisinde devletlerle buluşamayanve tanımazlık politikaları nedeniyle aleviler toplumsal iç sorunlarını çözmek üzere kendi kurumlarını yaratmışlardır.(Dedelik kurumu,Müsahip,…vb )Bu kurumların özgür demokratik yaşam tasarımında önemi çok büyüktür. Bu tasarım; Dört kapı ve Kırk Makam olarak özetlenen yol bilen ile yol erinin ,insanıkamil’e ulaşma çabası ve süreçte edindiği marifetle Sırrı Hakikat’la buluşma sürecidir.Bu süreç uzun me zor bir süreçtir.Özde toplumsallığı gerektiren tamamen insanı gerçek ve özgün dünyayla olduğu gibi buluşturma çabasıdır. Alevilik kurumları; “klasik”kurumlar gibi olmayıp,kendi toplumsal gelişmelerinin bir sonucu olarak geliştirdikleri yapılardır.(Müsahiplik,Kirvelik,cem.vb)Kentlerde bu süreçte kendilerine yer bulan ve kent alevileri olarakta nitelendirilebilecek olan Bektaşiler korunma amaçlı olarak Takiyye yaparak devletle buluşmak zorunda kalmışlardır.Devletçi ilk alevi bakışı bu süreçte şekillenmiştir.(Osman Bey zamanında)Sıbiyen mekteplerinde okuyan kentli aleviler(Bektaşiler) ,Türk-İslam sentezci bir eğitimden geçirildikten sonra tekkelerde faaliyetlerine izin verilmiş,kutsal devlet kavramı belleklerine yerleştirilmiştir.Böylece siyasal tercihlerde egemenlerin kendi aralarındaki yarışta alevilerin tercihte bulunması zorunlu hale getirilmiştir. Halkların Kapitalizm ile birlikte uyanışı sömürgeci feodal Osmanlı devletinin dağılma sürecine sokmuştur.Osmanlıyı kurtarma projesi,Emperyalizme karşı savaşa dönüşünce Anadolu da yaşayan farklı etnik ve inanç gurubundan insanlar hiçbir muhasebe yapmaksızın Cumhuriyet’in oluşmasına katkıda bulunmuşlardır.Bu süreçte Anadolu Alevileri ilk siyasal tercihlerini Cumhuriyetten yana koymuşlardır.Siyasal ilk tercihlerinin başarı ile sonuçlanması ile kırdan şehre ilk hareketlerde başlamıştır.1950’li yıllara kadar kentlerde yaşayan Alevilerin, tüm Türkiye nüfusuna oranı %5 iken Kırsal kesimde yaşayan Alevilerin sayısı% 15 civarındadır.(Bu oranın % 25 si Kürt Alevilerdir) Köyden kente göç eden Aleviler kapalı toplumsal ilişkilerden kopan Aleviler kentin en geri ve kentsel çok az verinin olduğu yeni coğrafi alanlarda toplanmaya başlamışlardır.Bu coğrafi alanların adı Gecekondu mahalleleridir.Kapitalizmin olanaklarını sadece seyreder konumda olan sınıfsal olarak yoksul köylülükten kurtuluşun olanaklarını ararken kırdan getirdiği iç hukuk ve de felsefesinden hızlıca uzaklaşmak zorunda kalmışlardır.1950’li yıllarda Türk-İslam sentezci D.P “Demokrasi”getireceğiz söylemine olumlu yanıt veren Aleviler ilk kez ciddi bir siyasi tercihte yanılmışlardır. Kentleşmenin olanaklarından yararlanamayan,en geri Kapitalist ilişkiler içerisinde,geçmişten gelen toplumsal başkaldırı dinamiği kentlerde sınıf mücadelesindeki tarihi yerini ancak 1960’lı yıllarda alarak toplumsal gelişmesine yeni bir süreç katmıştır.Siyasal tercihlerini belirgin olarak sol ve sosyalist parti ve örgütlenmelerden yana koyan Anadolu Alevileri,yoğun bir şiddet ve baskı altında tutulmuşlardır.Ancak bu durum Alevilerin yeni kentsel konumlarında ve politik anlamda tecrübe kazanmalarına neden olmuştur. Tüm kurucularının(otuz üç kişi)Alevi olduğu Birlik Partisi 1969 seçimlerinde % 2,8 oy alan alırken diğer siyasi partilerde siyasi tercih olarak değerlendirilirken kent koşullarında önemli ilk siyasal tercihte Alevilerin toplumsal dokusunda ortaya çıkmıştır. Türk-İslam sentezli resmi anlayışın dar ulusçuluk ve dar inanç anlayışı ve ayrıca, asimilasyon politikaları kentlerde toplumsal dokuları bozulmaya başlayan Alevilerin kendi kurumlarını yaratma çabaları ile birlikte,bir iç hesaplaşma,yada yeni koşullarda muhasebe yapmanın da zamanın geldiği tespitini yapmıştır. SHP’yi yerel yönetimlerde iktidar yapan Aleviler 1993 Sivas Katliamından sonra kendilerini “oy deposu”olarak gören sistemin en eski partisi CHP den desteğini çekerek bu partinin meclis dışında kalmasına büyük oranda neden olmuşlardır.İlk muhasebeden sonra ortaya konulan belirleyici siyasal tavır gün geçtikçe nitelik kazanır hale gelmiştir.Bu süreçte Kürt sorununu ilk kez merkezine koyan HADEP Alevilerden büyük destek almıştır. Son yirmi beş yıllık kesit incelendiğinde özellikle 1980 Askeri yönetimle birlikte organize bir biçimde uygulanan asimilasyon politikaları ters tepki vermiştir.Bu yüzdendir ki bu süreç Alevilerin ve Kürt’lerin siyasal tavırlarının şekillenmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. Kürt sorununun ortaya konuş biçimi ile seçilen mücadele biçimi karşısında,sistem tarafından Alevilerin, kullanılma girişimi de Anadolu Aleviliğinin taşıdığı öz nedeniyle gerçekleşmemiştir.Bu konuda “Devlet bilinci bulanmamıştır” Ruhi şekillenmesini kırda tamamlayan,önemli toplumsal verilerini gün be gün kaybeden özgün Anadolu Alevi’si ve öğretisi yeni koşullarda yani kent koşullarında;iç hukukunu yitirmiş olarak kendisini özgür hisseden bir birey olarak yeni koşullara uyma mücadelesi vermektedir. Yaptıkları cemlerde Dar-ı Mansurları kuramasalar da, görgü cemi yapmasalar da ,Erkanlarını yürütemezlerse de ,kendi iç hukukların kaybetseler de geçirdikleri yoğun ruhi şekillenmeleri nedeniyle zahir ile Batini ,başka bir deyişle ,Hak ile Halkı buluşturmayı modernite’nin olanaklarıyla gerçekleştirmeyi de öğrenmişlerdir. Öğretilerinin ve inançlarının üzerindeki korkunç baskı ve şidette rağmen inanç ve öğretilerinin,bir ileri kuşağa aktarmadaki çabaları çok önemli bir noktaya ulaşmıştır. Yüz yıllardır yaratamadığı kurumlarını cem evlerini (1054 adet) kendi olanakları ile kurmuşlardır. Toplumsal sorunlarının sünni yurttaşlardan farklı olmadığını sendikalarda,derneklerde,partilerde birlikte örgütlenerek öğrenmişlerdir.Bu bilinçlenme ve gelişme düzeyi ,toplumsal barışı,kardeşliği istemeyen sistemin yanında yer edinmiş ,sistemin olanakları ile var olabilen kesimleri büyük oranda rahatsız etmektedir. Sistem destekli bu örgütlenmeler “Bırakın ya biz şii’leştirelim yada siz sünnileştirin”çabalarından farksızdır.Yine cami-cem evi projesi ise modernitenin yeni asimilasyon aracı olarak devreye girmiş ancak aleviler anlamında bu süreç bertaraf edilmiştir. Alevilerin bu yeni asimilasyon aracına karşı geliştirdiği mücadele tarzına karşılık sistem “Alevi açılımı” ile karşılık vermeye çalışırken, Milli eğitim Şurası, Din Şurası ile de yeni asimilasyon araçlarını devreye sokmakta cüretkar davranmaktadır. Sonuç olarak çok önemli bir tarihi sürecin ürünü olan Aleviliğin/kızılbaşlığın günümüzde; kapitalist modernitiye karşı özgür ve demokratik bir yaşam özlemi ve çabası derin bir devlet bilinciyle sağlamlaşmıştır.

Check Also

HIZIR AŞKINA AYAĞA KALKIN!

ÜLKEMİZE, ÇOCUKLARIMIZA ve GELECEĞİMİZE HIZIR OLACAĞIZ. Hırsızlığa, yalana, talana, Katilleri affedenlere, Dini inançları sömürenlere, Alevi-Kürt-Ermeni ...

Bir yanıt yazın